
- Güzellik kuşkusuz biçimsel güzelliği de içerir. Ama o
iç, o derin güzellik duygusu olmadıkça biçimsel güzellik, güzelliğin
yalnızca biçimsel olarak değerlendirilmesi, güzelliği bütünlüğünden
eder. Bu iç güzellik, siz ancak insanlara, bu dünyada var olan her şeye
gerçek bir sevgi duyduğunuz zaman vardır. Ve bu sevgiyle insan her şeye
önem vermeyi, dikkatle ve sabırla her şeyi izlemeyi öğrenir. Bir şarkıcı
ya da şair olarak mükemmel bir tekniğiniz olabilir, nasıl resim
yapılacağını ya da sözcüklerin nasıl yan yana getirileceğini çok iyi
bilebilirsiniz, ama içinizde bu yaratıcı güzellik duygusu olmadıkça bütün bu yeteneklerinizin pek büyük bir anlamı yoktur.
- Yazık ki pek çoğumuz yalnızca teknik bilgiler
edinmekten, teknik yeteneklerimizi geliştirmekten daha fazlasını
yapamıyoruz. Sınavlardan geçiyor, kendimize bir geçim sağlayabilmek için
şu ya da bu tekniği öğreniyoruz. Ama bu iç, derin güzellik duygusuna
kulak vermeden, gönlümüzü açmadan öğreneceğimiz ya da geliştireceğimiz
teknikler dünyaya ancak çirkinlikler ve kargaşa getirebilir. Eğer biz bu
yaratıcı güzelliğe içten içe uyanırsak, güzellik kuşkusuz kendini dışa
da vuracak, dışta da kendini açıklayacaktır. O zaman düzen vardır.
- Ama bu bir teknik öğrenmek, bir teknik bilgi kazanmaktan
çok daha güçtür. Çünkü bunun için insanın bütünüyle kendini bırakması
gereklidir, korkusuz olmak,
dirençsizlik, savunmayı bırakmak gereklidir. Ancak biz bunu azla
yetinmeyi içimize sindirdiğimiz, içten içe sadeliği, yalınlığı
benimseyebildiğimiz zaman başarabiliriz. Dış görünümde yalın, azla
yetinen, pek az giysisi olan, günde ancak bir öğün yemekle yetinen bir
kimse olabilirsiniz, ama azla yetinmek
bu değildir. Yetingenlik, zihin sonsuz iç yaşantılara açıksa ve gene de
yalın kalabiliyorsa vardır. Zihin “daha çok, daha fazla” diye düşünmeyi
bırakabilmişse vardır, gelecekte bir şey olmak ya da bir şeye sahip
olmak tutkusunu bırakabilmişse vardır.
- Ancak kendinizi bıraktığınız zaman yaratıcı
olabilirsiniz. Kendinizi bırakmak da hiçbir zorlama, hiçbir korku, bir
yere varamama, bir şeyi kazanamama ya da olamama kaygısı olmadığı zaman
gerçekleşebilir. O zaman da yetingenlik, yalınlık ve sevgi ortaya çıkar.
Bütün bunlar da güzelliği oluşturur, bundan yaratıcılık ruh durumu gelişir.
- Üstat Krishnamurti’nin bir konuşmasından derlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder